Alerjik Rinit, çocuk yaş grubunda sık görülen kronik bir hastalıktır. Yapılan çalışmalar, Türkiye’deki çocuklarda alerjik rinitin görülme oranının %12-38 arasında değiştiğini göstermektedir. Genetik geçişli kronik bir hastalık olmakla birlikte, uzun vadede alerjik astıma ve tekrarlayan sinüzit ataklarına dönme ihtimali yüksektir.

Alerjik rinit tanısı, 4-5 yaş itibarıyla çocuğun şikayeti ve fizik muayenesi ile koyulabilmektedir. Tedavisi ise 3 başlık altında toplanabilir. Bunlar, ilaç tedavisi, korunma tedavisi ve aşı tedavisidir.

İlaç tedavisi tanı konulduktan sonra başlanılabilen, şikayet giderici çeşitli ilaçlardır. Fakat sürekli kullanılması doğru değildir ve mutlak belli zamanlarda ara verilmesi gerekir.

Aşı tedavisi kalıcı olan tek tedavidir. Yapılacak deri testi ile özellikle tek alerjene alerjisi çıkanlarda, bu etkenin hastaya belli süre ve aralıklarla verilerek çocuğun duyarsızlaştırılmasıdır. Doğru ellerde ve doğru hasta seçilirek yapılırsa çok iyi sonuçlar alınacaktır.

Alerjik rinitin en önemli tedavisi aslında korunma-kaçınma tedavisidir. Hastanın, alerjisi olduğu etkenin ortamdan uzaklaştırılması ve günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken özenler vardır. Bunun için çocuğa 5 yaş itibarıyla deri testi yapılıp, test sonucuna göre ev tozu, polen, küf mantarı vb. gibi sonuç ne çıkarsa ona göre önlem alınması gerekir.

Korunmanın bu mevsimde polenler açısından önemini de vurgulamak gerekir. Sonbaharla beraber alerjik rinit hastaların şikayetleri artacaktır. Haziran ayı sonunda her ne kadar polen miktarı azalsa da tam olarak bitmez ve şikayet yaratmaya devam eder.

Ağustos sonu itibarıyla ot polenleri ortaya çıkar ve kasım ortasına kadar devam eder. Ot-polen alerjisinin toplumda sık görüldüğü düşünülürse, sonbahar mevsimi alerjik rinitli hastalar için pek de kolay geçmeyecektir.

 

Peki korunmak ve daha az şikayetle yaşamak için nelere dikkat etmeliyiz?

Hasta ağustos sonu itibarıyla dikkat etmeye (polenden korunmaya) başlamalıdır. Yatak odalarının pencereleri sabah saatlerinde açılmamalıdır çünkü polenlerin en fazla uçuştuğu saatler sabah saatleridir. Buradan içeri giren ot polenleri bütün gece şikayete sebep olabilir.

Hasta evden çıkmadan burun spreylerini sıkmalı ve özellikle rüzgarlı günlerde dışarda vakit geçirilmekten kaçınılmalıdır. Hafta sonu gidilen yerlerin yeşil alan olması yine şikayetleri artıracaktır. Yeni biçilmiş çimlere yakın olmak, çimlerin üzerinde vakit geçirmek doğru değildir.

Orman ve ağaçlık alanlarda her nekadar ağaç polenleri yoğun olsa da, polenler arasında yüksek düzeyde çapraz reaksiyon olacağından bu bölgeler de ot polenleri kadar şikayet yaratacaktır. Mümkün olduğu kadar bu tür alanlarda zaman geçirmekten kaçınılmalıdır.

Çocuklar bir şekilde polenlere maruz kalmış ise eve gelince üzerindeki kıyafetlerle yatak odasına geçmemeli, üst kıyafetleri ev girişinde çıkarılıp silkelenmelidir ki üzerindeki polen yükü kaybolsun.

Daha sonra da şartlar ve ortam müsaitse duş alınmalı, alınamıyorsa yüz bol sabunlu suyla yıkanmalı, saç ıslak tarakla taranmalı ve lavaboda bol su ile burun temizliği yapılmalıdır. Böylece vücuttaki polen yükü uzaklaştırılmış olacaktır.

Sonbaharda alerjik rinitli hastaların dikkat etmesi gereken diğer bir konu da böcek ve arı sokmalarıdır. Alerjik hastalar böcek ve arı sokmasından çok etkilenebilir hatta acil müdaheleye gerek duyulabilir.

Burada korunmanın önemi bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Bunun için açık renkli giysiler tercih edilmeli, yiyecek ve içecekler açıkta bırakılmamalı ve her şeye rağmen böcek veya arı sokması olursa mutlaka kontrol altında olup, gerekirse sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Son olarak alerjik rinitli hastalar ilaçlarını yanlarında bulundurmalı ve gerekli durumda kullanmalıdır.